Araç Sürücüleri Açısından Sigorta şirketlerinin Sorumluluğu
2918 sayılı KarayollarıTrafik Kanunu 91.maddesine göre “İşletenler, buKanunun 85.maddesinin 1.fıkrasındaki sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadırlar.” gereğince her araç maliki açısından aracına trafik sigorta poliçesi yaptırmak zorunluluğu vardır.
Bu poliçeler aracın seyir halinde iken üçüncü kişilere vereceği bedensel ya da araçlarına vereceği zararların tazmini için düzenlenir. Bu durumda aracını kullanırken kaza yapan sigorta ettirenin 3. Kişilere verdiği zararları veyahut sigorta ettirenin aracınıkullanan bir başkasının karşı tarafa verdiği zararları kusuru oranında tazmin etmekle sorumludur.
Önemle belirtilmelidir ki kaza yapan sürücünün kazadaki kusuruna bakılmalıdır.Eğer kaza yapan sürücü ve kazaya karışan diğer araç sürücüsünün birlikte kusuru varsa, her sürücü diğerinin trafik sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinden zararının karşılanmasını isteyecektir. Her bir sigorta şirketi dekendi sigortalısının kusuru oranında karşı taraf sürücüsünün zararını karşılayacaktır. Örneğin iki X ve Y plakalı iki araç kaza yapmıştır. X plakalı aracın sürücüsü %30 , Y plakalı aracın sürücüsü %70 kusurlu bulunmuştur. Buna bağlı olarak ortaya çıkan zararları tarafların sigorta şirketi ödeyecektir. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus sigorta şirketleri maddi zararlardan sorumlu olup manevi zararlardan dolayı araç sürücüleri sorumludur.
Trafik kazası esnasında, kaza yapan aracı kullanan şahıs ile aracın sahibinin aynı kişiler olmaması durumunda, aracın sahibi, “kusursuz sorumluluk ilkesi” gereğince hukuken sorumludur.
Aracın bir başkasının kontrolündeyken kazaya karışmış olması, araç sahibinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.
Kaza esnasında aracı kullanan şahıs ise Türk Borçlar Kanunu’nun49. maddesinde düzenlenen “haksız fiillerden doğan borç ilişkileri” maddesi gereğince, genel hükümlere göre sorumlu olacak ve sorumluluğu kusur oranıyla sınırlı olacaktır. Başka bir deyişle, sürücü kusurlu şekilde sebebiyet verdiği bir kazada, kendi kusur oranıyla sınırlı olmak üzere, aracın sahibi ve sigortacı ile birlikte müteselsilen sorumlu olacaktır. Burada zarar görenin sorumluluğunu azaltan/kaldıran sözleşme hükümleri geçersizdir.
Kaza sonrası tazminat ödemesini, sürücü olmayan araç sahibi karşılamış ise, sigorta şirketine ve kusuru oranında sürücüye rücu hakkı vardır.
Bu bağlamda hukukumuzda ilgili bazı maddeler aşağıdaki gibidir;
· İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu:
Karayolları Trafik Kanunu – Madde 85/5
İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
· Adam Çalıştıranın Sorumluluğu
Türk Borçlar Kanunu – Madde 66
Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz.
Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.
· Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkilerinde Sorumluluk
Türk Borçlar Kanunu – Madde 49
Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür.
· Ceza Sorumluluğunun Şahsîliği
Türk Ceza Kanunu – Madde 20
Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.
EMSAL KARAR
T.C. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 13.09.2004 tarihli 2003/13798 E. 2004/8129 K.sayılı kararı
“Motorlu aracı uzun süreli kiralama sözleşmesi ile kiralayan kiracı, işleten sayılır. Bu hüküm, araç üzerindeki fiili hakimiyet ve iktisaden yararlanma ilkesi dikkate alınarak getirilmiş bir düzenlemedir. Mahkemece, salt malik sıfatı yeterli görülerek davalının sorumluluğuna karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dava, TTK’nın 1301’nci maddesine dayalı kasko sigorta rücu davasıdır. Davalılardan Candan vekili, müvekkiline ait hasar veren aracın yazılı kira sözleşmesi ile 6aylığına dava dışı rent a car firmasına müvekkilince kiraya verildiğini savunarak, husumet itirazında bulunmuş, bu firma aleyhine aracı iade etmediğinden bahisle suç duyurusunda bulunmuş, buna ilişkin yazılı belgeler sunmuş, dinlenen bu davalı tanıkları bu savunmayı doğrulamışlardır. Mahkemece, bu davalı ile kiracısı dava dışı firma arası iç ilişki bulunduğu gerekçesiyle, bu davalının malik sıfatı gözetilerek, sorumluluğuna karar verilmiştir.
Oysa, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3 ncü maddesindeki işleten tanımına göre, motorlu aracı uzun süreli kiralama sözleşmesi ile kiralayandan alan kiracı, işleten sayılmaktadır. Bu hüküm, araç üzerindeki fiili hakimiyet ve iktisaden yararlanma ilkesi dikkate alınarak getirilmiş bir düzenlemedir.
O halde mahkemece, bu davalı vekilinin husumet itirazının, bu açıklamalar ışığında değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu davalının salt malik sıfatı yeterli görülerek, eksik incelemeye ve yanlış gerekçeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.”
Yargıtay Kararı - 17. HD., E. 2015/9347 K. 2018/4033 T. 11.4.2018
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili ve davalı ... Sigorta AŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili; müvekkili davacı ...'ün, içinde eşi ve çocukları ile kendisine ait araçla ilerlerken 15/08/2006 günü saat 22.10sıralarında sürücüsü ... sevk ve idaresindeki aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmek suretiyle bölünmüş yolun orta yüksek refüjünü geçerek müvekkili davacının idaresindeki aracın üzerine düşerek davacılardan ..., ... ile eşinin ve çocuğu ...'ün yaralanmasına sebebiyet verdiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ... için 12.249,00 TL, davacı ... için 1,00 TL, davacı... için 1,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini, kaza sonrasında davacı ...'ün uzun süre bitkisel hayat halinde yaşaması, yapılan ameliyat ve tedavi sürecinde bulunması çektiği acı, uzun süre iş ve gücünden kalacak şekilde yaralanması, sosyal bir insan olması sebebiyle yaşadığı ağır üzüntü sebebiyle 24.000,00 TL, diğer davacılar ... için 4.000,00TL, ... için 2.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden
itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi yönünden manevi tazminat hariç olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davacı ...'ün devlet memuru olması nedeniyle tedavi süresince gelir kaybı oluşmadığını, maddi zarara uğramasının söz konusu olmadığından maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini, dava konusu eylemin taksirli bir eylem olduğunu, en büyük zararı müvekkili davalının yaşadığını, manevi tazminat talebine yönelik yasal şartlar bulunmadığından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Sigorta A.Ş vekili; cevap dilekçesi ile dava dilekçesinde bahsi geçen aracın müvekkili şirkete Trafik Zorunlu Mali MesuliyetSigortası ile sigortalı olduğunu, kusurun kanıtlanamaması durumunda müvekkili şirketin de sorumluluğunun bulunmadığını, davacının, müvekkili şirkete yalnızca araç hasarı için başvuru yaptığını, bu başvuru üzerine kendisine poliçe limiti olan 5.750,00 TL ödeme yapıldığını, araç hasarı nedeniyle müvekkili şirketin başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, aleyhlerine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...; açılan davayı kabul etmediğini, talep edilen tazminat değerlerinin fahiş olduğunu, davacının halen görevini devam ettirdiğinden kazanç kaybının olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı ...'ün maddi tazminat istemine ilişkin davasının kabulü ile 125.974,02 TL maddi tazminatın davalılar ...'den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalı sigorta şirketi açısından ise alacağın 12.249,00 TL'lik kısmının dava tarihinden itibaren113.725,02 TL'lik kısmının ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı ... tarafından davalı... aleyhine açılan davanın reddine, davacılar ... ve ... tarafından açılan maddi tazminat davası talebinden vazgeçildiğinden maddi tazminat talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacı ... tarafından açılan manevi tazminat talebine ilişkin davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL tazminatın davalı ...'den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal
faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, davacılar ...ve ... tarafından açılan manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile,1.000,00'er TL manevi tazminat davalı ...'den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine dair karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ile davalı... Sigorta A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- 6100 sayılı HMK geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılıHUMK 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 1.1.2015 tarihinden itibaren2.080,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Mahkemece davacılar Ahmet ve ... için ayrı ayrı 1.000,00’er TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Temyize konu davacılar Ahmet ve ... hakkındaki hükümler anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden davalı ... bakımından kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
2-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına ve davacı ...bakımından manevi tazminatın takdirinde B.K.nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davalı ... vekili ile davalı ... Sigorta A.Ş vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3- Dava trafik kazası nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Yargılama sırasında 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59.maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre "trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızınSosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı", Yasanın geçici 1.maddesi ile de "Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik
Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun'un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20'sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülüklerinin sona ereceği," öngörülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve ZorunluMali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesinde, sigortacı poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılıKarayolları Trafik Kanununa göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği, düzenlenmiştir. Karayolları TrafikKanununa göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa'nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu'na geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre, 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk "SosyalGüvenlik Kurumu'na" geçtiğinden eldeki davada yasal hasımın "SosyalGüvenlik Kurumu" olması gerekir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre 02.01.2008 tarihinde açılmış olan eldeki davadan sonra yürürlüğe giren kanun değişikliğiyle 2918sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumu'na geçtiğinden eldeki davada yasal hasımın Sosyal Güvenlik Kurumu olması gerekir.
Mahkemece belgeli ve belgesiz olarak 4.057,10 TL tedavi giderine hükmedilmiştir. Eksik inceleme ile karar verilemez. Bu durumda mahkemece davacıya ait tüm tedavi belgeleri getirtilerek, uzman doktor bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınmak suretiyle davacı tarafından talep edilen tedavi giderlerinden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 98.maddesi kapsamında
kalanların ve Sosyal Güvenlik Kurumu'nun sorumluluğuna esas olanların belirlenmesi, gerektiğinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmesi, yasa kapsamı dışında kalan tedavi giderlerinden ise temyiz eden davalı sigorta şirketinin ve davalı sürücüMurat’ın sorumlu tutulması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
4- Bugün uygulamada, kişinin kalıcı sakatlıkları nedeni ile oluşan beden gücü kaybı yüzünden, kişinin gelirinde ve dolayısıyla malvarlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi tazminatın gerekeceği kabul edilmekte ve bu “güç” (efor) kaybı tazminatı diye adlandırılmaktadır. Beden gücü kaybına uğrayan kişinin aynı işi zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla efor sarfıyla yaptığı gerçeğinden hareket edilerek biranlamda zararı, bu fazladan sarf edilen gücün oluşturduğu kabul edilmektedir.Kaza geçiren kişinin, kalıcı sakatlık durumu söz konusu olmayıp, bir süre tedavi görmesi, iyileşinceye kadar çalışamaması ve bu yüzden iş ve kazanç kaybına uğraması geçici iş göremezlik olarak adlandırılmaktadır. Trafik kazası sonucu uğranılan maddi zarar sebebiyle, kişinin işinden ve gücünden kaldığı süre içinde oluşan gelir kaybından zorunlu mali sorumluluk sigortacısı, sürücü ve işleten de sorumludur.
Somut olayda davacı yaralanmasına neden olan trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Dosya içerisinde mevcut belgelerden anlaşıldığı üzere davacı ... Anadolu Teknik ve Endüstri Lisesinde Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaktadır. ... Kaymakamlığı İlçe Milli EğitimMüdürlüğü’nün 02.06.2010 tarihli yazısı ile davacının müdür yardımcısı olarak görevine devam ettiği ve tedavi süresince maaşını almaya devam ettiği bildirilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ek ders ücreti esas alınmadan yapılan hesaplamada 7.435,80 TL geçici maluliyet tazminatına da hükmedilmiştir. Davacının iyileşme süresince maaşını almaya devam ettiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Müdür yardımcısı olan davacının bu dönemde ancak ek ders ve kurs ücreti gibi ek gelirlerden mahrum kalması söz konusu olabilir. O halde mahkemece, geçici iş göremezlik döneminde mahrum kalındığı ispat olunabilen ek gelirler tespit edilerek bu miktara hükmedilmelidir. Davacı yönünden zararın, çalışamadığı dönemde eğer alıyorsa ek ders ve kurs ücreti gibi yan ödemelerden ibaret olduğu göz önüne alınmalıdır.Bu durumda mahkemece davacının kaza tarihinde çalıştığı kurumdan davacının çalışamadığı dönemde mahrum
kaldığı kazanç bulunup bulunmadığı sordurularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
5-Kabule göre de; davalı sigorta şirketinin poliçe limiti57.500,00 TL olup, mahkemece toplam 125.974,02 TL maddi tazminata hükmedilmiş ve sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe miktarı ile sınırlı olmasına karar verilmiş ise de, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.b maddesi uyarınca, davalı sigorta şirketine yükletilecek yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin sorumlu olduğu miktara oranlanarak hüküm altına alınması gerekirken, sigorta şirketinin yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ...vekilinin temyiz dilekçesinin davacılar Ahmet ve ... hakkındaki hükümlerin ayrı ayrı kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekili ile davalı ... Sigorta A.Ş vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı... vekili ve davalı ... Sigorta A.Ş vekilinin, (5) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı ... ve davalı ... Sigorta A.Ş. lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ... Sigorta A.Ş.'ye geri verilmesine, 11.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
SONUÇ
Bu tarz hukuki uyuşmazlıklar bir uzman yardımıyla aşılması gereken konular olmakta olup uzman avukatların bilgisi ve rehberliği dahilinde gerekli adımların atılması noktasında önem taşımaktadır.