Boşanma Davaları ve Sonuçları
Çok büyük umutlarla, mutluluklarla kurulan evlilik bağları ne yazık ki bazen boşanma ile sonuçlanabiliyor. Boşanma ile birlikte bir takım sorunlarda beraberinde gelmektedir. Evlilik birliği sona ermesiyle birlikte Velayet, nafaka, mal paylaşımı, tazminat gibi sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Boşanma davasını açan kişi daha mı avantajlıdır ?
Boşanma sürecine giren tarafların en çok merak ettiği sorulardan birisi boşanma davasını ilk açan kişi daha mı avantajlıdır ? sorusudur. Ancak boşanma davasında önemli olan kusura dayalı olarak tazminat talebinde bulunuyorsa eş, kusuru kanıtlamalıdır. Taraflardan ilki açmış olduğu davada kusur oranını kanıtlayamadığı vakit bir sonuç elde edemeyecektir. Taraflar birbirlerine atfetmiş olduğu kusuru ispatlamakla mükelleftir. Görüldüğü üzere önemli olan dava süreci ve sonucu olup davanın ilk kimin açtığı önem teşkil etmemektedir.
Boşanma davaları Medeni Kanun’a göre kendi arasında ikiye ayrılır;
· Anlaşmalı boşanma
· Çekişmeli boşanma
Her iki boşanma türünün de kendi içerisinde bir takım yasal şartları mevcut olup koşullar oluştuğu takdirde açılabilir. Bu makalemizde kısmi de olsa her iki boşanma çeşidini de yasal şartlarıyla birlikte ele alacağız.
Anlaşmalı Boşanma Davaları
Anlaşmalı boşanma davasının şartları Türk Medeni Kanunu' nun 166.maddesinin 3. fıkrasında belirlenmiştir. Bunlar;
a) Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması,
Anlaşmalı boşanma davalarının en önemli şartı evlilik birliğinin en az 1 yıl sürmesidir. Evlilik bir yıldan az sürmüşse tarafların anlaşmalı olarak boşanmaları olanaksızıdır. Taraflar bu durumda varsa diğer boşanma sebeplerine örneğin evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının temel türü olan şiddetli geçimsizlik sebebine dayanarak boşanabilirler.
b) Eşlerin birlikte mahkemeye başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi;
uygulamada genellikle eşlerden birinin açtığı davayı diğer eş kabul ederek görülmektedir. Ancak birlikte de mahkemeye başvurabilirler.
c)Hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi;
Tarafların her ikisi de avukatla temsil edilseler bile eşlerin anlaşmalı boşanma davasına bizzat katılmaları ve boşanma konusundaki iradelerini açıklamaları gerekmektedir. Yani hakim tarafların iradelerinin uyuştuğunu bizzat huzurda dinleyip karar verir.
d) Tarafların boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu ile ilgili olarak bir düzenleme üzerinde anlaşmaları ve hakimin de düzenlemeyi uygun bulması
Eşler, tazminat ve nafaka gibi hususlarda anlaşmaları gerekmektedir. Tarafların müşterek çocukları varsa velayet konusunda da anlaşmaları gerekmektedir. Şüphesiz hakim de tüm buanlaşmaları uygun bulmalıdır. Hakim, eşlerin ve çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak ilgili anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin eşler tarafından da kabulü halinde boşanmaya hükmolunacaktır.
Uygulamada taraflar anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamakta ve bu protokolü anlaşmalı boşanma dosyasına ibraz etmektedirler.
Anlaşmalı Boşanma Davalarında Görevli Mahkeme
Anlaşmalı boşanma davalarında görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Aile mahkemelerinin olmadığı yerlerde ise asliye hukuk mahkemeleri, aile mahkemesi göreviyle davalara bakmaktadır.
Anlaşmalı Boşanma Davalarında Yetkili Mahkeme
Anlaşmalı boşanma davalarında Kesin yetki kuralı geçerli değildir. Taraflar mutabık kaldıkları herhangi bir yer mahkemesinde bu davayı açabilirler.
Çekişmeli Boşanma Davaları
Tarafların anlaşmalı boşanma konusunda anlaşmadıkları durumlarda çekişmeli boşanma davası söz konusu olabilmektedir. Buna göre;
· Tarafların ‘boşanma’ konusunda anlaşamadıkları (bir eş boşanmak istiyor, diğer eş istemiyor),
· Tarafların her ikisi boşanmak istiyor ancak boşanmanın mali sonuçlarından (maddi ve manevi tazminat, nafaka, v.b konuların) herhangi birinde ya da çocukların velayeti konusunda anlaşamadıkları durumlarda,
Eşlerin tek başına ya da karşılıklı açtıkları davalara çekişmeli boşanma davaları denir. Yine bu davalarda da görevli mahkemeler aile mahkemeleridir.
Mahkemece tarafların çekişmeli olarak boşanmalarına karar verilebilmesi için, Kanunda bir takım sebepler sayılmıştır. Boşanma davası açan taraf bu sebeplerden herhangi birine dayanmak zorundadır. Bunlar;
· Zina
Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhalde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
· Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
· Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
· Terk
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terketmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
· Akıl hastalığı
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
· Evlilik birliğinin sarsılması
Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir. Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz. Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Yukarıda sayılan maddelerden biri veya bir kaçının gerçekleşmesi durumunda taraflardan biri çekişmeli boşanma davasını açabilir.
Ayrılık Davası
· Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir. Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hakim boşanmaya veya ayrılığa karar verir.
· Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez. Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.
· Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.
· Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer. Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.
Çekişmeli Boşanma ve Ayrılık Davalarında Yetkili Mahkeme
Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim , davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’ sen alır.
Boşanma Davalarında Ortaya Çıkan Sonuçlar
· Boşanan kadının kişisel durumu
Boşanma halinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hakimden bekarlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir.
Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği ispatlanırsa, istemi üzerine hakim, kocasının soyadını taşımasına izin verir. Koca, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.
· Boşanmada maddi ve manevi tazminat
Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
Boşanmada maddi ve manevi tazminat davası, boşanma davası ile birlikte açılmamış ise, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde ayrı bir dava şeklinde de açılabilir.
· Boşanmada yoksulluk nafakası
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu nafakaya “yoksulluk nafakası” denilmektedir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
Tazminat ve Nafaka Nasıl Ödenir
Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.
Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
İrat (gelir) biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Nafaka Davasında Yetkili Mahkeme
Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
Boşanma Sonucunda Malların Tasfiyesi
Boşanma halinde, eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümlere göre mallar tasfiye edilir. Eşler herhangi bir rejim tercih etmemişse, mallar, edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde tasfiye edilir.
Ayrılık halinde, ayrılığın süresine ve eşlerin durumlarına göre aralarında sözleşmeyle kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilir.
Boşanma Avukatı Arıyorum
Boşanma davasının nasıl açılacağı, çekişmeli veya anlaşmalı boşanma davalarından hangisinin lehe olduğu, velayet, nafaka, maddi ve manevi tazminat, mal paylaşımı gibi sorunların nasıl çözüleceği bir boşanma avukatı ile mütalaa edilmelidir. Boşanma avukatı arayan bir kişi öncelikle istediği avukat ya da avukatlarla irtibata geçmesi gerekmektedir.Ayrıca görüştüğü ilk kişiyi tutmak gibi zorunluluğu olmayıp, görüştükleri arasında en uygun olan kim ise onunla çalışabilir. Yani bu noktada dilediği avukatla çalışmakta serbesttir. Boşanma avukatı tutacak olan kişi güvendiği bir avukatla çalışabilir ya da mesleki bilgi birikimi, tecrübesini de göz önüne alarak menfaatine en uygun kişiyi belirleyebilir.
Bilinmelidir ki en iyi boşanma avukatı diye bir tabir yoktur. Buna rağmen kişiler internetten ‘’ en iyi boşanma avukatı’’ , ‘’ en iyi çekişmeli boşanma avukatı’’ , ‘’ en iyi anlaşmalı boşanma avukatı’’ diye arama yapmaktadırlar. Doğal olarak insanlar en iyisiyle çalışmak ümidiyle araştırma yapmaktadır. Ancak burada böyle bir ayrım yapılması doğru değildir.
Boşanma Boşanma avukatının nerede olduğu önemli olmamakla birlikte bu alanda uzman olması önemlidir. Yani davanız İstanbul, Ankara, İzmir nerede olursa olsun uzman bir boşanma avukatı olması gerekmektedir.