Metruk Binalarda Yapılan Arama İşleminde Adli Arama Kararına Gerek Olmadığı
Bu kısa makalemizde CMK 116. Maddesi gereği yapılan arama işlemlerinde bir adli arama kararının varlığının gerektiği halde metruk olarak tabir edilen binalarda adli arama kararına gerek olmadığına, önleme armasına ilişkin bir kararın yeterli olduğuna dair Yargıtay Ceza Genel Kurul’ unun 22.01.2019 Tarih 2019/ 235-41Esas Karar sayılı özet metni aşağıda yer almaktadır.
Gerçekten de CMK madde 116. Maddesinde yer alan ‘’Kişilerin konutlarında yapılacak aramalarda’’bir arama kararının varlığı gerekmekte ise de metruk olarak tabir edilen binalar da bir adli arama kararının varlığına ihtiyaç yoktur. Metruk binalarda yapılacak aramalarda, PVSK’nın 9.maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi anlamında “umumi veya umuma açık yer” kapsamında olduğu, suç işlenmesinin veya tehlikenin önlemesi amacıyla bu yerde önleme araması kararı uyarınca arama yapılabilecektir.
Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için kanun koyucu tarafından korunan ‘’Konut’’ deyiminden ne anlaşılması gerektiğine değinmemiz gerekmektedir;
Konut: Kişilerin, devamlı veya geçici olarak yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerlerdir.
Metruk: terkedilmiş, yıkık dökük, anlamına gelmektedir.
Yukarıdaki tanımlar ışığında bakıldığı zaman kanun koyucu adli arama kararı gereken durumlar içerisinde ‘’konut’’ kavramına yer verirken ‘’metruk’’ yerler için ise bir adli arama kararına ihtiyaç olmadığı sonucu çıkmaktadır. İşte tam olarak metruk binalarda yapılacak arama işlemlerinde bir adli arama kararına ihtiyaç olmadığına, önleme aramasının yeterli olduğuna dair karar özeti aşağıdaki gibidir;
YARGITAY CEZA GENEL KURULU
22.01.2019 Tarih
2019/ 235-41 Esas Karar
ÖZET: Suç konusu eroinin ele geçirildiği yerin metruk bir bina olması nedeniyle “Adli arama kararı” ya da “Yazılı arama emri” ile arama yapılabilecek konut vasfında bir yer sayılamayacağı, dolayısıyla bu gibi yerlerde kolluk görevlilerince gerçekleştirilen kontrollerin CMK’ nın 116 ve devamı maddelerinde düzenlenen teknik anlamda bir arama işlemi olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenlerle Anayasanın 20 ve 21. maddeleri altında güvence altına alınan “Özel hayatın gizliliği” ve “Konut dokunulmazlığı” na ilişkin temel hak ve özgürlükler ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Özel hayatın ve aile hayatının korunması” başlıklı 8. maddesinin ihlalinin de söz konusu olmayacağı, anılan yapı PVSK’ nın 9/4-d maddesi anlamında “Umumi veya umuma açık yer” kapsamında kaldığı için suç işlenmesinin veya tehlikenin önlemesi amacıyla bu yerde önleme araması kararı uyarınca arama yapılabileceğide gözetildiğinde, suç konusu eroinin ele geçirilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının ve elde edilen delillerin hükme esas alınabileceğinin kabulü gerekmektedir.
KARAR METNİ: Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin olarak yapılan arama işleminin hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
31.10.2014 tarihinde saat 20.58 sıralarında KOM Şube Müdürlüğünce “D.Mahallesi, Asayiş Şube arkasındaki tarla içerisinde bulunan harabe binada uyuşturucu satıyorlar” şeklinde ihbar alınması üzerine görevlilerin aynı gün saat 21.30 sıralarında söz konusu yere gittikleri, ihbarda belirtilen yerin“pencereleri ve kapıları bulunmayan, yarı yıkık vaziyette, tek katlı metruk bina” olduğunu görüp binaya girdikleri, kullanılabilir hâldeki tek oda içerisinde minder üzerinde oturan sanık ile tanıklar M. Ö. ve Ş.’yi gördükleri, K. 1. Sulh Ceza Hakimliğinin önleme araması kararına istinaden metruk binada yapılan aramada, tanıklar ile sanığın oturduğu minderin altında (1) adet kitap sayfasına sarılı vaziyette madde, minderin yan tarafında uyuşturucu madde paketlemede kullanıldığı değerlendirilen kâğıt parçalarının ele geçirildiği olayda;
2559 sayılı PVSK’ nın Ek 5. maddesi uyarınca uyuşturucu madde suçlarıyla daha etkin mücadele etmek amacıyla olayları takip etmekle görevlendirilen kolluk görevlilerinin, ihbarın doğruluğunu araştırmak üzere bahsi geçen yere gittikleri, bu yerin ihbarda belirtildiği gibi harabe bir bina olduğunu, pencereleri ile kapılarının bulunmadığını ve yarı yıkık vaziyette olduğunu gördükleri, görevlilerin bina içerisine girdiklerinde mumlarla aydınlatılan oda içerisinde minder üzerinde oturan sanık ile tanıklar M.Ö. ve Ş.’ yi görmeleri üzerine mesleki tecrübelerinden ve içinde bulundukları durumdan çıkardıkları izlenimden kaynaklanan makul sebebe dayalı olarak adı geçenlere müdahalede bulunma hak ve gerekliliğinin ortaya çıktığı, önleme araması kararına istinaden tanıklar ile sanığın üzerinde yapılan aramada suç unsuruna rastlanılmadığı, oda içerisinde yapılan kontrollerde ise şahısların oturdukları görülen minderin altında suç konusu madde ile paketlenmesinde kullanıldığı değerlendirilen kâğıt parçalarının ele geçirildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar Özel Dairece, suç konusu uyuşturucu maddenin “bina” içerisinde ele geçirildiği, bu yerde CMK’nın 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde “adli arama kararı” ya da “yazılı arama emri” alınmadan arama yapılmasının hukuka aykırı olduğu, suçun maddi konusu ve delilini oluşturan uyuşturucu maddenin hükme esas alınamayacağı belirtilerek, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de; gerek ihbar, gerekse olay tutanağı içeriği ile tanıklar M. ve Ö. ile sanık beyanlarından anlaşılacağı üzere, suç konusu eroinin ele geçirildiği yerin; pencereleri ile kapıları bulunmayan ve yarı yıkık vaziyette olduğu, kişilerin devamlı veya geçici olarak yerleşmek ve barınmak amacıyla oturmalarına elverişli yerlerden olmadığı gibi özel ve aile yaşamının geliştiği maddi olarak belirlenmiş yerler kapsamında nitelendirilemeyeceği, suç konusu eroinin ele geçirildiği yerin gerek tanıklar gerekse sanık ile yeterli ve devam eden bir bağının olmadığı, dış dünyadan ayrı tutulduğunu açıkça gösterir bir irade ve tespit bulunmadığının anlaşılması karşısında; söz konusu yapının “Bırakılmış, terk edilmiş, kullanılmayan” anlamında metruk bir bina olması nedeniyle “adli arama kararı”ya da “yazılı arama emri” ile arama yapılabilecek konut vasfında bir yer sayılamayacağı, dolayısıyla bu gibi yerlerde kolluk görevlilerince gerçekleştirilen kontrollerin CMK’ nın 116 ve devamı maddelerinde düzenlenen teknik anlamda bir arama işlemi olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenlerleAnayasanın 20 ve 21. maddeleri altında güvence altına alınan “Özel hayatın gizliliği” ve “Konut dokunulmazlığı” na ilişkin temel hak ve özgürlükler ileAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Özel hayatın ve aile hayatının korunması”başlıklı 8. maddesinin ihlalinin de söz konusu olmayacağı, öte yandan metruk bina vasfında olan söz konusu yapının, PVSK’ nın 9. maddesinin 4. fıkrasının(d) bendi anlamında “umumi veya umuma açık yer” kapsamında olduğu, suç işlenmesinin veya tehlikenin önlemesi amacıyla bu yerde önleme araması kararı uyarınca arama yapılabileceği de gözetildiğinde, suç konusu eroinin ele geçirilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının ve elde edilen delillerin hükme esas alınabileceğinin kabulü gerekmektedir. Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.